“Serbest gezen hayvan” çiftliklerinin yaygınlaşması pandemi riskini artırıyor

Serbest gezen hayvan çiftlikleri ile ilgili yeni bir araştırma yapıldı. Çalışmanın yazarlarına göre, et tüketimini ciddi ölçüde azaltamazsak yoğun endüstriyel hayvancılık nispeten daha az riskli olabilir.

Veteriner ve çevrebilimcilerin yaptığı büyük bir çalışmanın bulgularına göre, yüz milyonlarca insana et sağlamak için domuz, kümes hayvanları ve büyükbaş hayvanların endüstriyel çiftliklerde yetiştirilmesi, kapsamlı tarıma kıyasla Sars, BSE, kuş gribi ve Covid-19’un da içinde olduğu pandemi ve hastalıkların ortaya çıkması riskini azaltabilir.

BM ve başka kurumların Covid’in başlarında besi hayvanlarının yoğun tarımını hayvan kaynaklı hastalıkların yayılmasıyla ilişkilendiren raporlarının aksine yazarlar, “yoğun olmayan” veya “düşük rekolteli” çiftliklerin, aynı miktarda yiyeceği üretmek için çok daha fazla alan gerektirmelerinden dolayı daha fazla risk teşkil ettiklerini savunuyor. Çiftliklerde veya köylerde, doğal, organik, serbest gezen gibi tanımlamalarla yapılan hayvancılık, insanlar için sanıldığı kadar iyi bir yöntem değil.

Argümana göre bu durum, hastalık taşıyan yarasa ve sıçan gibi yaban hayvanlarının çiftlik hayvanları ve insanlara yaklaşmasına sebep olacak şekilde yaşam alanında daralmaya yol açtığı için tehlikeli virüslerin yayılması ihtimalini artırıyor.

Royal Society Open Science dergisinde yayımlanan raporun yazarları, hızla artan et ve diğer hayvansal ürün talebinin insanlığa ciddi bir risk oluşturduğunu belirtiyorlar.

Rapora göre “Yeni oluşan bulaşıcı hastalıkların riskleri gittikçe artıyor. Besi hayvanı biyokütlesi, yaban hayvanı ve kuşlarınınkini açık ara geçmiş durumda ve taşıyıcı çiftlik hayvanı sayısı, taşıyıcı yaban hayvanı sayısını patojenler bakımından git gide geride bırakıyor.”

Yazarlar, hayvancılığı sonlandırmanın hastalık riskini büyük oranda ortadan kaldıracağını belirtmekle birlikte, et tüketiminde ciddi bir düşüşü başarmanın “iddialı” olacağını da söylüyorlar.

Bu sebeple rapor, endüstriyel hayvancılığın mı serbest gezen hayvanların olduğu arka bahçe çiftliklerinin mi hastalık riskini azaltmada daha iyi bir seçenek olduğunu inceledi.

Hayvan Kullanımı Pandemileri Doğuruyor

Yoğun besi hayvancılığı, hayvanların uzun mesafeler taşınmasına, kalabalık çiftlikler, kötü hayvan sağlığı ve refahı, düşük hastalık direnci ve genetik çeşitliliğe sebep olduğu için yaygınlıkla kuş ve domuz gribi ile diğer pandemilerin riskini artırmakla suçlanıyor. Fakat rapora göre yoğun çiftliklerde hastalık oluşumuna dair veri sınırlı ve genelde arazi kullanımının riskler üzerindeki etkisini görmezden geliyor.

Pandemiler, “yüksek rekolteli” veya “yoğun” besi hayvancılığının üzerine yıkılıyor fakat yoğun besi hayvancılığını azaltmayı savunanlar aksini göz ardı ediyor. Yazar Harriet Bartlett’e göre, “Az nüfusa sahip hayvancılık yapılan çiftlikler aynı miktarda besini üretmek için yoğun nüfusa sahip hayvancılık endüstrilerine göre çok daha fazla araziye ihtiyaç duyuyor. Düşük rekolteli hayvancılığa yapılacak toplu bir geçiş, büyük doğal yaşam alanlarının bozulmasına ve yok olmasına yol açacaktır. Sıradaki pandemik virüsün taşıyıcısı olma ihtimali olan yaban hayatını olumsuz etkilemekle birlikte yaban hayvanları, çiftlik hayvanları ve insanlar arasındaki teması artıran bu durum viral taşma (yani bir yaban hayvanından insana ilk bulaşma) riskini artırıyor.”

Cambridge ve Leeds Üniversiteleri’ndeki veteriner ve çevrebilimcilerin raporuna göre “Düşük rekolteli çiftlikler genellikle yüksek besi hayvanı nüfusu, düşük biyo-emniyet, daha fazla işçi ve daha geniş çiftlik arazisi gerektirdikleri için aynı miktarda yiyeceği üreten yüksek rekolteli çiftliklere kıyasla daha farklı –fakat daha az olmak kaydı olmaksızın– hastalık riskleri barındırıyorlar.”

Endüstriyel hayvancılıktan serbest gezen hayvan çiftliklerine geçiş, geniş arazi ihtiyacı doğurur

Endüstriyel hayvancılığı küresel çapta azaltma girişimi neredeyse Hindistan genişliğinde bir arazi gerektirirdi. Bartlett’e göre “Doğal yaşam alanlarının bölünüp dönüştürülmesi besi hayvanları ve insanların stres seviyesi artmış yaban hayvanı popülasyonları ile yakın temasa girmesi anlamına geliyor.”

Hayvan refahı savunucuları bu tip çiftliklerin hastalık yuvası olduğunu savunuyor.

Rapora göre, hem endüstriyel hem “arka bahçe” kümes hayvanı çiftlikleri 2004’te Tayland’da oldukça patojenik olan Avian İnfluenza (Kuş Gribi) salgınında rol oynadı.

Yaygın kanı, domuzların yarasa kolonilerine yakın mesafede yapılan hayvancılığın 1999’da domuz ve insanlarda Nipah virüsünün ve Güney Arabistan develerinde Mers virüsünün ortaya çıkışına sebep olduğu yönünde. Dünya Sağlık Örgütü müfettişleri, Covid’in kentlerde yayılmaya başlamadan önce yüksek ihtimalle Çin’de bir yabani hayvan çiftliğinde ortaya çıktığını ifade etti.

Londra’da yer alan Royal Veterinary College’da (Kraliyet Veterinerlik Üniversitesi) epidemiyolog Dr. Guillaume Fournié, “Doktora göre yakın zamanda Avrupa’da yaşanan kuş gribi dalgası “İdeal biyo-emniyet standartlarını yakalamanın ne kadar zor olduğunu ve nasıl bu durumun çiftlik yoğunluğu fazla olan bölgelerde hastalığın yayılmasına yol açabileceğini gösteriyor.” açıklamasında bulundu.

 

Kaynak: theguardian.com/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir