Hayvancılık endüstrisi metan gazı azaltımına karşı “Çözüm Bizde” diyor

Hayvancılık endüstrisinde çalışan çiftçiler, “Biz sorun değiliz, hatta çözümün ta kendisiyiz.” şeklindeki beyanlarında ısrar ederek küresel metan emisyonunu azaltma girişimlerine karşı çıkıyorlar.

Hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren çiftçilerin çevre üzerindeki etkisine ilişkin tartışmalar, bilim insanları ve vegan aktivistler tarafından sürekli altı çizilen bir konu. Aktivistlerin birçoğu, çiftçilerin daha sürdürülebilir yöntemlere geçebileceği umuduyla onları eleştirmeyi sürdürürken; çiftçiler de bildiklerini okumakta ısrarcı.

China Global Television Network (CGTN) tarafından yayınlanan bir program, alana dair uzman görüşlerini içeriyordu; bunun yanında emisyonları ve emisyonların nedenlerini daha geniş bir perspektiften ele alıyordu.

Çiftçiler ise, bitki temelli devrimin iklim krizinin kurtarıcısı olduğu konusundaki endişelerini dile getirdiler.

Hayvancılık ve İklim Krizi

İklim krizini azaltmak için hayvancılığın alternatif uygulamalara ihtiyacı olduğu ve hatta sonlandırılması gerektiği hakkında, uluslararası düzeyde yaşanan tartışmalar çok daha büyük çaplı. Ancak çoğu kişi bunun da yeterli olmadığını iddia ediyor. COP26 ile birlikte filizlenen, beslenme konusundaki tartışmalar masanın dışında kaldığı için epey eleştiride bulunulmuştu.

Cevabın et tüketimini sınırlamak olduğu konusunda çevre örgütleri ve bilim camiasında büyük bir fikir birliği var. Ancak belirli sayıdaki hayvancılık sektörü çalışanları, siyasi kişiler ve özellikle de bunlar arasında hayvancılık sektöründen epey yüksek miktarlarda kar elde edenler, değişiklik yapmaktan kaçınıyor.

CGTN’e verdikleri demeçte hayvancılık endüstrisi çalışanları, tarım için gerekli çözümün kendilerinde başladığını belirttiler.

Wyoming, ABD’de hayvancılık yapan Sharen O’Toole, CGTN’ye şunları söyledi: “Bitki yetiştirmek aynı zamanda ekosistemi de etkiler. Yoğun tarımsal sistemleri gerektirir.”

ABD’li siyasi parti Humane Party’nin beş yıl önce yayınladığı bir rapor, tablonun ne kadar kompleks olduğunu gözler önüne seriyor.

Raporda; bitki bazlı tarımın, hayvan çiftçiliğine göre 1,2 trilyon pound daha fazla ürün ürettiği iddia ediliyor. Ek olarak; bitkisel tarımda, yaklaşık olarak 115 milyon dönüm daha az arazi kullanılıyor.

Pek çok bitki bazlı mahsul, küresel et üretimine katkıda bulunmak amacıyla yetiştiriliyor. WWF, soya üretiminin neredeyse yüzde 80’inin hayvansal tarımda kullanıldığını ve gün geçtikçe soya üretiminin tüm dünyada daha da arttığını belirtiyor.

O’Toole, devamında şunları söyledi: “Ürettiğimiz tüm gıdaların sürdürülebilir olması gerekiyor. Ama birkaç milyar insanın açlıktan ölmesine izin vermeden bunu yapmanın bir yolunu bulmalıyız, korkarım ki hepimiz o yöne doğru sürükleniyoruz.”

Bitki Temelli Çözüm

ABD kökenli bir çevre grubunun başkanı, verdiği demeçte şu ifadeleri söyledi: “Yaygın olarak kabul edilene göre hayvancılık; hem gaz hem de petrolün birleşiminden daha büyük bir yayıcı olsa da, bunun için iyi çözümler var.” ancak devamında bu çözümlerden bahsetmedi.

Buna rağmen; TransFARMation Projesi gibi organizasyonlar, çiftçilerin hayvansal tarım yerine kenevir veya mantar yetiştiriciliğine geçiş yapmalarını destekliyor. Çünkü bu geçişler, hem çevreye için hem de çiftçilerin kendilerine fayda sağlıyor.


Bu haber ilginizi çekebilir: Teksas’ta Bir Tavuk Çiftliği, Kenevir Yetiştiriciliğine Geçiş Yapıyor


Dünyanın dört bir yanındaki diğer çiftçiler; en azından daha zengin ülkelerde, iklim krizi ve çevre sorunları ile ilgili çözümün daha az et yemek olduğunu kabul etmeye başlamış gibi görünüyorlar.

Bu yılın başlarında İngiliz çiftçiler; Birleşik Krallık hükümetini, kendileri için olumsuz bir durum olmasına rağmen et alımını kısıtlamaya çağırdılar.

Vegan aktivistler ise hayvancılık sektörünün çevreye verdiği zararları “azaltarak” bu sorunu çözemeyeceğimizi; azaltmacı yaklaşımları benimseyerek vicdan rahatlatırken sistemin sömürdüğü hayvanların yaşam hakkını görmezden gelemeyeceğimizi vurguluyor. Daha az et yemenin hayvanları daha az öldürmediği, hayvancılık endüstrisinin her yıl daha fazla fonlanarak varlığını sürdürmeye devam ettiğini söylüyorlar. İnsanlar çevreye verilen zararın veya hayvanlara yaşatılan zulmün farkına vardıklarında; hayvancılık endüstrisinin kendini devam ettirmek için “organik, serbest gezen” gibi vicdan rahatlatıcı söylemlerle hayvanları pazarlamayı sürdürdüğü biliniyor. Hayvancılığın sömürü ve ölüm odaklı sistemde çevreye ve doğal yaşama verdiği zararlara karşı vegan olmanın alınabilecek en sorumlu karar olduğunun altı çiziliyor.

 

Kaynak: plantbasednews.org/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir